| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| üzerine: | over |
| üzerine: | above, onto, upon |
| üzerine almak: | arrogate to oneself, take on, take upon oneself |
| üzerine atılmak: | dart at smb., round on, throw oneself at smb. |
| üzerine atlamak: | jump at, leap at |
| üzerine düşeni yapmamak: | [fiil] to not to pull one's weight |
| üzerine dikkat çekmeye çalışan kişi: | attention getter |
| üzerine kurşun veya taş yağdırmak: | [fiil] to pepper |
| üzerine düşmek: | fall over backwards |
| üzerine fasılasız yazılan bilgisayar printer kâğıdı: | continuous form |
| üzerine dokununca acı veren nokta: | sore point |
| üzerine vergi koyulmuş: | tax-burdened |