| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| şeytan: | artful, crafty, cunning, sly, wily | |
| şeytan: | devil, the evil one, Dickens, daemon [Brit.], demon, deuce, Prince of Darkness, archenemy, arch-fiend, cloven foot, cloven hoof, the old dragon, the Enemy, fiend, the Tempter, Lucifer | |
| şeytan aldatması: | wet dream | |
| şeytan büyüsü: | black magic | |
| şeytan çarmığı: | jacob's ladder | |
| şeytan ve cinlerin varlığına olan inancı inceleyen bilim: | demonology | |
| şeytan diyor ki: | to have half a mind to do | |
| şeytan herif: | devil of a fellow | |
| şeytan tüyü olmak: | [fiil] to have the devil's own luck | |
| şeytan arabası: | [isim] thistledown | |
| şeytan çıkarmak: | (to) exorcise | |
| şeytan gibi: | like the devil, devilish |
[ son aranan 10 kelime: bedeli önceden ödenmiş bir yolculuğun başında ya da herhangi bir bölümünde | belirli bir dilin özelliklerini taşıyan | seyyar satıcıların dolaşarak sattığı mallar | belli aralıklarla | ben ve ailem için rezervasyon yapılmıştı. | bir gemiyi havaya uçurmak | bir hisse senedini cari piyasa fiyatının altında satın alma talimatı | bir işe başlamadan önce kesin ve ayrıntılı bilgi vermek için yapılan kısa toplantı | bir konudan bıkmış olmak | şeytan ]