TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| aggravated: | ağırlaşmış, kötüleşmiş, şiddetlenmiş |
| aggravated assault: | mevsuf tecavüz, ağırlaştırıcı sebepler taşıyan saldırı, tehlikeli veya öldürücü bir silahla yapılan saldırı, kadın ve çocuklara karşı işlenen edepsizce, utanç verici saldırı, tehlikeli bir silahla yapılan taarruz, utanç verici tecavüz |
| aggravated assault and battery: | ağır cezayı gerektiren müessir fiil, ağır cezayı gerektiren mevsuf tecavüz, ağır cezayı gerektiren taarruz |
| aggravated larceny: | ağır cezayı gerektiren hırsızlık |
| aggravated robbery: | suçu ağırlaştırıcı bir sebep içeren soygun |
| aggravated circumstances: | [isim] suçu veya cezayı ağırlaştırıcı sebepler |
| aggravated risk: | artan risk |
| aggravated damages: | davalının davranışı veya şartları ağırlaştırılmış tazminat, özellikle saldırı, bir şahsın şahsi hürriyetinin gayri kanuni olarak sınırlanması, şeref ve haysiyetine karşı hareket gibi haksız fiillerde bulunarak davacıyı alçalttığında vazolunan ağırlaştırılmış tazminat |
| aggravated theft: | ağır hırsızlık suçu |