| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| ancak: | only |
| ancak: | barely, hardly, merely, purely, scarcely |
| ancak: | however, on the other hand, but, nevertheless, yet |
| ancak bu fiiller davanın sebebine değil halline matuf olmalıdır: | attorney's implied authority |
| ancak bir belgede açıkça belirtilen hükümler doğrultusunda kurulan tröst: | express trust |
| ancak (sadece) bu tarihten itibaren işlemeye başlamak üzere: | to run only from this date |
| ancak böyle bir anlaşmanın bulunmadığı durumda ithalattan vergi almakta serbest oldukları uluslararası ticaret sistemi: | us- trade |
| ancak teminat altında bulunması mevcut akreditiflerin karşılığı olan bankanın genel defter-i kebirindeki hesap: | customer's liability |
| ancak henüz tahsil edilmemiş gelirlerden doğan alacak: | accrued income |
| ancak ucu ucuna kurtaran satışlar: | [isim] marginal sales |
| ancak onlarsız kampanyanın yürümeyeceği vatandaşlar için kullandıkları alaylı söz: | amateurs |
| ancak ailesine yetecek kadar yiyecek üreten çiftçiler: | [isim] subsistence farmers |
| ancak mal varlığından sorumlu tutulmak: | [fiil] to be liable to the extent of one's property |