
| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| arkasından: | after | |
| arkasından: | after, behind | |
| arkasından koşmak: | [fiil] to run after, to pursue sb to get sth done | |
| arkasından gelmek: | come after | |
| arkasından gitmek: | [fiil] to tag along, to tail behind | |
| arkasından bela getirmek: | [fiil] to bring trouble in its wake | |
| arkasından koşup yakalamak: | [fiil] to run down | |
| arkasından yetişip önüne geçmek: | [fiil] to overhaul | |
| arkasından konuşmak: | backbite |