| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| artık: | waste, residual | |
| artık: | anymore, no longer, no more, at that | |
| artık: | dregs, leftover, scraps, waste, discard, spoils, dross, refuse, remainder, remnant, residual, residue; shoddy, tag end, fag end, last part of something after the best part of it has been used, leftover of cloth (British) | |
| artık bırakılmış olmak: | fall into disuse | |
| artık değil: | no | |
| artık yok: | no more | |
| artık sevmemek: | [fiil] to fall out of love (with) | |
| artık kullanılamayacak olan geçmişte kalmış fırsat: | might have been | |
| artık metodu: | method of residual | |
| artık mevcudu kalmamış: | nonextant | |
| artık ihtiyacı kalmamak: | [fiil] to finish with | |
| artık revaçta olmamak: | [fiil] to grow out of request | |
| artık hiç şansı kalmamış olmak: | [fiil] to be through with one's stars |
[ son aranan 10 kelime: yaşlarından | bilimsel araştırmacı | uzun süre elde kalan malların özel bir indirimle satılması | açgözlü | rolled plate | zihin gıdası | kiragi | post-industrial society | hırsızlık suçu işlemiş | artık ]