| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| belirli: | specific, certain, particular, stated, clear, definite, definitive, determinate, precise, set |
| belirli: | specific |
| belirli bir dilin özelliklerini taşıyan: | idiomatic |
| belirli amaç: | specific aim |
| belirli biçimi olmayan kısa müzik parçası: | bagatelle |
| belirli bir topluluğa özgü hastalık: | endemic |
| belirli kimselerin oturmasına ayrılmış bölge: | pale |
| belirli sayıda (kota) perakendeci aile veya çeşitli yaş grubu veya gelir düzeyindeki kimselerle temas etmesini gerektiren örnekleme yöntemi: | quota sampling |
| belirli bir poliçenin iptal edilmesi konusunda acenteye çekilen emir telgrafı: | wire off |
| belirli bir hisse senedi alıcılarının: | bear squeeze |
| belirli bir dönemde kâr ve zarara ulaşmak üzere maliyetlerle gelirler karşılaştırılırken maliyetlerin tahakkuk esasına göre: | accrued income (balance sheet) |
| belirli bir konuyla ilgilenen ya da aynı tarz yaşam biçimini benimsemiş kişilere yönelik dergi (denizcilik , havacılık , avcılık dergileri gibi: | vertical publication |