
| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| bir yere: | someplace | |
| bir yere bakmak: | [fiil] to look at sth | |
| bir yere koymak: | [fiil] to place | |
| bir yere uğramak: | [fiil] to pop round | |
| bir yere uzanmak: | [fiil] to reach out to | |
| bir yere açıkça davet olunmadan ancak o yer sahibinin hoşgörüsü: | bare license | |
| bir yere bağlı olmayan sanayi: | footloose industry | |
| bir yere yasal olmayan giriş yapmak: | [fiil] to bust | |
| bir yere ısındırmak: | [fiil] to domesticate | |
| bir yere takılıp kalmak: | [fiil] to be held up | |
| bir yere çabucak sokarak gizlemek: | [fiil] to pop away |