| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM | 
 | black: | [isim]  siyah; zenci; siyah giysi, siyah boya; is | 
 | black: | [fiil]  siyaha boyamak, siyahlatmak, karartmak | 
 | black: | [sıfat]  kara, siyah; zenci; pis; koyu; kötü, uğursuz, kızgın, karalayıcı; morarmış, kasvetli, | 
 | black: | siyah | 
 | black: | Siyah, kara. | 
 | Black Sea: | kara deniz | 
 | black olives: | siyah zeytin | 
 | black man: | zenci | 
 | black widow: | zehirli örümcek, kara dul | 
 | black ships: | kara gemiler (Japonya'daki yabancı işadamları için Japonlar'ın kullandığı argo sözcük | 
 | black nightshade: | it üzümü | 
 | black light: | siyah ışık | 
 | black diamonds: | kara elmas, kömür | 
 | black race: | siyah ırk | 
 | black spot: | çok kaza olan yer |