| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| blind: | [isim] jaluzi; stor; bahane, pusu, alem |
| blind: | [fiil] kör etmek; göz kamaştırmak; saklamak; hızlı sürmek |
| blind: | [sıfat] kör, görmeyen; anlayışsız, düşüncesiz; saçma, gizli, okunaksız; açmayan (çiçek) |
| blind: | Kör. |
| blind algorithm: | gozu kapali algoritma |
| blind copy: | [isim] kendinin önceden haberi olmadan gönderilen mektup kopyası |
| blind man: | kör, âmâ |
| blind man's buff: | körebe oyunu |
| blind date: | tanımadığı biriyle çıkma, tanımadan buluşulan kimse |
| blind approach: | kör yaklaşma, kör yaklaşım |
| blind headline: | reklamı yapılan ürünün ne olduğunu belli etmeyen ilan veya reklam başlığı, yetersiz manşet |
| blind deference to authorities: | makamlara körü körüne itaat |
| blind flange: | [isim] kör flanş |
| blind excuse: | bahane, uydurma bahane |