TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
Brown: | [isim] kahverengi | |
brown: | [fiil] karamak, kızarmak | |
brown coal: | linyit, kahverengi maden kömürü | |
brown nose: | dalkavukluk etmek, kıç yalamak | |
brown goods: | [isim] kahverengi mallar, televizyonlar, radyolar, önceleri tahtadan muhafazalara yerleştirilen elektrikli cihazlar | |
brown sugar: | esmer şeker | |
brown rice: | [isim] esmer pirinç |