TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| düşman: | enemy, antagonistic, at enmity with, inimical |
| düşman: | enemy, foe, antagonist, adversary, opponent |
| düşman etmek: | make an enemy of smb., antagonize, turn against |
| düşman için çalışan gizli örgüt: | fifth column |
| düşman kanadını çevirmek (ordu): | outflank |
| düşman ellerinde: | in the enemy hands |
| düşman dünyası: | [isim] enemy world |
| düşman hareketleri: | [isim] enemy movement |
| düşman hareketlerini engellemek: | [fiil] to impede the enemy's movements |
| düşman hatları: | [isim] enemy's lobs, enemy's lines |
| düşman hatlarına gizlice girmek: | [fiil] to infiltrate the enemy lines |
| düşman hatlarına sızmak: | [fiil] to penetrate through the enemy's lines |