TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| dışardan gelme: | exotic |
| dışardan gelmek: | [fiil] to come from outside |
| dışardan evlenme: | exogamy |
| dışardan görünmeyen önemli bir kusuru olma: | feet of clay |
| dışardan gelen müşteri: | out-of-town customer |
| dışardan bir mal getirtmek: | [fiil] to supply oneself with an article from abroad |
| dışardan işçi getiren ülke: | [isim] labor-importing country |
| dışardan belli olmayan yara: | latent injury |
| dışardan getirilmiş sermaye: | brought in capital |
| dışardan gelen etkilerin kontrolü altında olmak: | [fiil] to be controlled by influence from outside |