TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| dead: | [isim] ölü zaman |
| dead: | [sıfat] ölü, ölmüş, cansız; kullanılmayan, unutulmuş; donuk; dermansız, sönmüş; acımasız; bozuk; çıkmaz; tam; çok; keskin |
| dead: | [zarf] büsbütün, tamamen, aşırı |
| dead: | Cansız, ölü, ölmüş. |
| dead: | gerilimsiz |
| dead man's shoes: | [isim] tereke idarecisine kalan ufak tefek şeyler |
| dead files: | [isim] klasöre geçirilmiş dosyalar |
| dead end: | [isim] çıkmaz sokak, çıkmaz, kör uç |
| dead end kid: | sokak çocuğu |
| dead end street: | çıkmaz sokak |
| dead man's switch: | [isim] acil durum durdurma düğmesi |
| dead man's part: | (Br) evli bir erkeğin menkul eşyalarının serbestçe ölene bağlı tasarruflarda bulunabileceği kısmı, tasarruf nisabını teşkil eden kısım |
| dead forms: | [isim] boş formaliteler |
| dead heat: | berabere biten yarış |
| dead and gone: | [sıfat] ölüp gitmiş, rahmetli olmuş |