TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
dock: | [isim] dok, gemi havuzu, tersane, rıhtım, yük rampası; kesinti; kuyruğun kemikli kısmı, kısa kesilmiş kuyruk; eyer kuskunu; sanık yeri (mahkemede); karabuğday benzeri bir ot | |
dock: | [fiil] doka çekmek; uzayda başka gemiye kenetlemek, uzayda kenetlenmek; rıhtıma yanaşmak; kuyruğunu kısaltmak, kesmek, kısaltmak; azaltmak | |
dock dues: | dok ücreti, rıhtım ücreti | |
dock worker: | liman işçisi, tersane işçisi | |
dock facilities: | [isim] dok tesisleri | |
dock warehouse: | dok ambarı |