
| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| dull: | [fiil] kütleştirmek, köreltmek, duygularını köreltmek; uyuşturmak, sersemletmek, donuklaştırmak | |
| dull: | [sıfat] sıkıcı, donuk, renksiz, soluk, tatsız; fersiz, kör, mat; sersem, duygusuz, ruhsuz, ağır, kalın kafalı | |
| dull: | Perküsyonda matite veren. | |
| dull stick: | çam yarması, hödük | |
| dull time: | ölü zaman, durgun mevsim | |
| dull prospects: | parlak olmayan gelecek | |
| dull occupation: | tatsız iş | |
| dull tendency: | ihtiyatlı eğilim |