
| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| elbow: | [isim] dirsek, dönemeç, dirsek biçiminde eğim | |
| elbow: | [fiil] dirsekle dürtmek, dirseklemek; itelemek; ite kaka yol açmak | |
| elbow: | dirsek | |
| elbow: | Dirsek. | |
| elbow grease: | cilalama, el emeği, ince iş | |
| elbow board: | [isim] pencere tahtası | |
| elbow (pipe): | [isim] dirsek (boru) | |
| elbow room: | kollarını kımıldatacak yer, hareket edecek ya da çalışacak kadar geniş yer | |
| elbow out: | kovmak, atmak |