| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| empty: | [fiil] boşaltmak, boşalmak; içini boşaltmak; dökmek, dökülmek; içini çıkarmak, tahliye etmek | |
| empty: | [sıfat] boş; yoksun, aç; boşuna, içeriksiz, önemsiz, anlamsız | |
| empty: | [isim] boş kap, boşalma | |
| empty band: | bos bant | |
| empty handed: | eli boş | |
| empty threats: | [isim] boş tehditler | |
| empty suits: | [isim] boş giysiler (şirketlerde , uzun kariyerlerinin yarattığı renksiz , robot gibi yöneticiler | |
| empty promises: | [isim] boş vaatler, boş umutlar | |
| empty phrase: | boş laflar | |
| empty pleasure: | boş zevk | |
| empty inside: | kof | |
| empty words: | boş lâf, laf, önemsiz sözler | |
| empty of meaning: | anlamsız |
[ son aranan 10 kelime: varsayımda bulunmak | ikiye ayrılmak | kayın ağacından yapılmış | to improve an acquaintance | belden aşağısı felçli | pasteurellosis | areal | sphacelate | crumple | empty ]