
| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| except: | [fiil] hariç tutmak, dışında tutmak, ayırmak; karşı çıkmak, itiraz etmek | |
| except: | [edat] haricinde | |
| except: | [bağlaç] haricinde, yoksa, olmazsa, başka | |
| except: | dışında | |
| except for: | bir şeyin dışında, hariç | |
| except where otherwise specified: | [zarf] aksi belirtilmedikçe | |
| except that: | dışında, haricinde | |
| except gate: | dışlama geçidi | |
| except as otherwise provided: | karşı bir hüküm olmadığı sürece |