TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| fee: | [isim] ücret, mirasla edinilen mülk |
| fee: | [fiil] ödemek, ücretini vermek, ücretli olarak tutmak |
| fee paid by an apprentice to his master on leaving his apprenticeship to wo: | peştamaliye |
| fee simple: | gayri mahdut mülkiyet hakkı, mutlak ayni hak, münferit olarak ve sınırsız şekilde haiz olunan mülkiyet hakkı |
| fee splitting: | vekâlet ücretini paylaşma |
| fee charging: | paralı |
| fee for consultation: | vizite ücreti |
| fee for verification: | tartı ve ölçülerin damgalanması ücreti |
| fee payable in addition to postage: | posta ücreti dışında ödenen harç |
| fee paid to one's lawyer: | vekâlet ücreti |
| fee for custodianship: | (US) emanet ücreti |