TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
grease: | [isim] makine yağı, gres, içyağı, yağ | |
grease: | [fiil] yağlamak, yağ sürmek, rüşvet vermek, para yedirmek | |
grease cup: | yağdanlık | |
grease gun: | [isim] gres tabancası, gres pompası | |
grease monkey: | araba ustası, araba tamircisi | |
grease retainer: | [isim] yağ deposu, salmastra halkası | |
grease or butter: | yağsız | |
grease pencil: | yağlı kalem | |
grease pump: | [isim] yağlama pompası | |
grease seal: | [isim] yağ contası | |
grease box: | yağdanlık | |
grease paint: | yaldız, gösteriş |