TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| hard: | [sıfat] nasırlı, sert, katı, ağır, çetin, zor, sağlam, dayanıklı, güç, şiddetli, ekşi, ekşimiş, sıkı |
| hard: | [zarf] zorla, sıkı, sert, aşırı, yakın, yanında |
| hard: | sert penis |
| hard: | Şiddetli, ağır. |
| hard and fast: | katı, sert, değişmez |
| hard bitten: | bildiğini okuyan, pişkin, sertleşmiş, yılmayan |
| hard job: | zor meslek |
| hard pushed: | güçlükler içinde |
| hard work: | ağır iş |
| hard worker: | çok çalışan kimse |
| hard as nails: | çelik gibi sert, enerji dolu, formunda |
| hard figures: | [isim] güvenilir rakamlar |
| hard shell: | sert kabuklu, kabuklu, sabit fikirli, bağnaz |
| hard cases: | [isim] insafsız hükümler |