
| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| işine kendini vermiş olmak: | [fiil] to be immersed in one's work | |
| işine tamamıyla kendini adamak: | [fiil] to be utterly devoted to one's work | |
| işine yaramak: | serve, stand smb. in good stead, subserve | |
| işine bakmak: | [fiil] to go about one's work | |
| işine burnunu sokmak: | get in smb.'s hair | |
| işine çomak sokmak: | put a spoke in smb.'s wheel | |
| işine düşkün: | diligent | |
| işine engel olmak: | cross smb.'s path | |
| işine geldiği gibi fiyatları değiştirmek: | rig the market | |
| işine aşırı bağlı çok çalışkan kişi: | eager beaver |