
| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| işler: | works, things, affairs | |
| işler kötü gidiyor: | there is very little doing | |
| işler omurga (gemi): | centerboard, centreboard [Brit.] | |
| işler kötüye gittiğinde rizikoları asgariye indirmek için çeşitli ürünler üretilmesi ya da tamamen başka ticari etkinliklere geçilmesi: | diversification | |
| işler halde: | in operation | |
| işler her zamanki gibi: | business as usual |