TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| kendi: | respective |
| kendi: | of one's own |
| kendi: | self |
| kendi: | auto |
| kendi: | own, self, herself, him, himself, its, itself, oneself |
| kendi bahçesinde yetiştirilmiş: | home- grown |
| kendi ne zarar verecek bir hata yapmak: | [fiil] to score an own goal |
| kendi yeteneklerine güvenmemek: | [fiil] to be distrustful of one's own capabilities |
| kendi dediğine bakılacak olursa: | by his own account |
| kendi ayakları üstünde durmak: | [fiil] to stand on one's own feet |
| kendi iç yaşamına dönmek: | [fiil] to introvert one's mind |
| kendi adına hesap açmak: | [fiil] to open an account to one's order |
| kendi açısından konuşmak: | [fiil] to tell one's own tale |
| kendi kendinin düşmanı olmak: | [fiil] to be one's own enemy (nobody's enemy but one's own), to be one's own enemy |
| kendi kendinin efendisi olmak: | [fiil] to be one's own master |