TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| knock: | [isim] vuruş, darbe, vurma, çalma |
| knock: | [fiil] çalmak, vurmak, çarpmak, kapıyı çalmak, sertçe eleştirmek, devirmek, teklemek |
| knock: | vuruntu |
| knock about: | kaba davranmak, sert davranmak, hırpalamak, dövmek, çıkmak, gezmek, göze çarpmamak |
| knock around: | kaba davranmak, sert davranmak, hırpalamak, dövmek, çıkmak, gezmek, göze çarpmamak |
| knock on effect: | ikincil, dolaylı ya da kümülatif etki |
| knock it off: | sus, saçmalama, yapma |
| knock down: | devirmek, yıkmak, yere sermek, sökmek, demonte etmek, fiyat kırmak, ucuza satmak |
| knock out: | vurup çıkartmak, nakavt etmek, yenmek, çarpmak, yormak, öldürmek, tıngırdatmak |
| knock over: | devirmek, yıkmak, çarpmak, ezmek |
| knock off: | düşürmek, paydos etmek, halledivermek, fiyat kırmak, indirim yapmak, çalmak, soymak, öldürmek, düzmek, becermek, kızlığını bozmak |
| knock up: | uyandırmak, hazırlayıvermek, kuruvermek, hazırlamak, para kazanmak, sayı yapmak, hamile bırakmak |
| knock back: | devirmek, içmek, patlamak, mal olmak, şaşırtmak |