| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| konuşan: | talking, speaking, spoken | |
| konuşan: | talker | |
| konuşan: | spoken | |
| konuşan kimse: | utterer | |
| konuşan bebek: | talking doll | |
| konuşan sözlük: | talking dictionary | |
| konuşan birinin sesini bağırarak bastırmak: | [fiil] to shout down a speaker |
[ son aranan 10 kelime: gökkuşağı | ev sahibi kiracı ilişkisinin sağlanması amacıyla ödenen asgari kira bedeli | şaman | dövüşcü | patchy | to lack for nothing | reversionary bonus | to turn a passage into english | yalancı sarılık | konuşan ]