TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| parallel: | [isim] paralel çizgi, benzerlik, paralel, benzer |
| parallel: | [fiil] paralel yapmak, paralel olmak, karşılaştırmak, kıyaslamak |
| parallel: | [sıfat] paralel, koşut, benzer |
| parallel: | koşut |
| parallel: | kosut, paralel |
| parallel of latitudes: | [isim] enlem derecesi bir olan noktalar |
| parallel bars: | (jimnastik) paralel bar |
| parallel case: | benzer vaka |
| parallel negociations: | [isim] paralel müzakereler |
| parallel negotiations: | [isim] paralel müzakereler |
| parallel labour: | paralel işgücü (işverenlerle çalışanların aralarında anlaşmaları sonucu hükümetin bilgisi dışındaki kaçak çalışma yöntemi |
| parallel location: | paralel yer (bir sokak ya da yola paralel durumda olan açıkhava reklam yeri |
| parallel passage: | paralel geçit |
| parallel passsage: | paralel geçit |
| parallel posting: | paralel muhasebe kaydı |