| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| pensionary: | (Br) emekli aylığı alan kimse, emekli, uşak, ücretle yaşayan kimse | |
| pensionary provision: | [isim] emeklilik hükümleri | |
| pensionary provisions: | [isim] emeklilik hükümleri | |
| pensionary spy: | para ödenen casus | |
| pensionary on the government: | devlet memurluğu emeklisi |
[ son aranan 10 kelime: election campaign | include | canı çıkmış | takılı | bir kulağından girip öbüründen çıkmak | üst düzey yönetici işi | ayakta duracak hali kalmamış | seals | now then | pensionary ]