TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| pile: | katlı (dokuma) |
| pile: | [isim] yığın, büyük ve muhteşem yapı, küme, servet, yük (para), pil, hidroelektrik pil, kırık dökük şey, temel kazığı, kazık (büyük), hav, ince tüy, tüy, kuştüyü (ince), kat (dokuma), atom reaktörü, basur memesi |
| pile: | [fiil] yığmak, istif etmek, stok yapmak, tepeleme doldurmak, stoklamak, kazık çakmak, kazık döşemek |
| pile: | Basur (memesi), mayasıl, hemoroid. |
| pile of newspapers: | [isim] gazete balyası |
| pile of arms: | silah çatkısı |
| pile of books: | kitap yığını |
| pile of wood: | odun yığını |
| pile of documents: | evrak yığını |
| pile of correspondence: | birikmiş mektup yığını |
| pile it on: | abartmak, şişirmek |
| pile up: | birikmek, yığmak, karaya oturtmak, kayalara çarpmak, haşat etmek, karaya oturmak, kaza yapmak, bindirmek |
| pile driver: | kazık varyosu, şahmerdan |
| pile work: | kazık temelli ev |