| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| push: | [isim] itme, itiş, zorlama, sıkıştırma, çaba, gayret, atak, hamle, sıkışık durum, zor durum, torpil, arka çıkan kimse, kitle, topluluk, grup, çete | |
| push: | [fiil] itmek, itelemek, kakmak, sıkıştırmak, zorlamak, baskı yapmak, devam etmek, yürütmek, çaba harcamak, uğraşmak, zorla kabul ettirmek, reklâmla satmak, uyuşturucu satmak, merdiven dayamak, yaklaşmak (yaş) | |
| push around: | itip kakmak | |
| push bicycle: | bisiklet | |
| push bike: | bisiklet | |
| push on: | ilerlemek | |
| push down: | bastırmak | |
| push down queue: | son giren ilk cikar kuyruk | |
| push off: | satmak, elden çıkarmak, avara etmek, çekip gitmek, defolmak | |
| push up: | yukarı itmek, yükseltmek (fiyat) | |
| push button: | elektrik düğmesi, tuş, düğme | |
| push button: | düğme |
[ son aranan 10 kelime: to be determined by | hızlı ve hatasız daktilo yazabilmek | kalkınma hızı | daha büyük meblağlı ikinci ipotekten önceliği olan küçük meblağlı ilk ipotek | post | goniyotomi | bırakınız | terbiyesiz fıkra | take-off | push ]