TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| read: | okunan, okumuş, aydın, bilgili |
| read: | [fiil] okumak, anlamına gelmek, okunmak; çözmek, sökmek; yorumlamak, anlamak; okuluna gitmek, eğitimini görmek; |
| read between the lines: | altındaki anlamı çıkarmak, satır aralarını okumak, gizli anlamı çıkarmak, denmek isteneni anlamak |
| read for the bar: | hukuk okumak |
| read only memory: | salt okunur bellek, SOB |
| read the riot act to: | davranışlarına dikkat etmesi konusunda uyarmak, ayağını denk almasını söylemek, çıkışmak |
| read out off the party: | parti liderleri tarafından istenmeyen kişi ilan edilmek |
| read agreed and signed: | okudum, kabul ettim ve imzaladım |
| read while one runs: | yanıtını hemen bilmek |