
| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| reason: | [isim] sebep, neden, gerekçe, sağduyu, akıl, hikmet, mantık, us, insaf, adalet | |
| reason: | [fiil] muhakeme etmek, usavurmak, uslamlamak, düşünmek, sonuç çıkarmak, sonuca varmak, mantıklı davranmak, ikna etmeye çalışmak, düşünüp taşınmak, etraflıca düşünmek, kanıtlamaya çalışmak, çözmek, bulmak, konuşmak, görüşmek | |
| reason out: | düşünüp taşınmak, etraflıca düşünmek | |
| reason what: | ne olduğunu bulmak | |
| reason why: | nedenini bulmak | |
| reason to believe: | inanma nedeni | |
| reason of arrest: | tutuklama nedeni | |
| reason of state: | hikmeti hükümet | |
| reason for deportation: | memleketten sürülme nedeni | |
| reason for a dismissal: | kovulma nedeni |