TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| rock: | cebelitarık kalesi, cebelitarık dağı |
| rock: | [isim] kaya, kaya parçası, taş, elmas, lolipop, para, dolar, sıkıntı, belâ, değerli taş, dert |
| rock: | [fiil] sallamak, sallanmak, sallayarak uyutmak, sarsmak, şok etmek, zorlaştırmak, sarsılmak, şok olmak, rock yapmak (dans), ırgalamak |
| rock and roll: | rock'n'roll, rock |
| rock bottom: | en düşük nokta, en aşağı düzey |
| rock cristal: | necef taşı |
| rock dust: | mıcır, mucur |
| rock butter: | şap |
| rock and roll rock'n roll: | sallan yuvarlan müziği ve dansı |
| rock precipice: | kaya |
| rock wool: | [isim] taş yünü |
| rock climbing: | kayalıklara tırmanma |