
| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM | 
| settled: | [sıfat] sabit, değişmez, kararlı, devamlı, sürekli, düzenli, durgun, oturmuş, yerleşik, ödenmiş | |
| settled insanity: | kronik alkolizme dayanan ruh bozukluğu, kronik akıl hastalığı | |
| settled by a means of contract: | mukaveleli | |
| settled principles: | [isim] yerleşik prensipler, yerleşik prensip biler | |
| settled income: | sağlam muntazam gelir, sabit gelir, sağlam gelir | |
| settled opinions: | [isim] yerleşik fikirler |