TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| stick: | [isim] çubuk, sopa, dal parçası, asa, sap, baston, değnek, direk, çıta, sırık, kol, vites kolu, engel (yarış), tokmak, ardarda atılan bombalar, uçaktan ardarda atlayan askerler, kumpas, çam yarması, hödük |
| stick: | [fiil] sokmak, geçirmek, batırmak, delmek, saplamak, bıçaklamak, uzatmak, takmak, koymak, yapıştırmak, iğnelemek, tutturmak, alıkoymak, tutmak, çakmak, dayanmak, yapışmak, takılmak, takılıp kalmak, saplanıp kalmak, çıkamamak, çakılıp kalmak, ayrılmamak, sadık |
| stick insect: | kanatsız böcek |
| stick around: | takılmak, ayrılmamak, etrafında dolaşmak |
| stick at nothing: | her şeyi göze olmak, hiçbir şeyden çekinmemek, korkusu olmamak |
| stick by: | sadık kalmak |
| stick up for: | tarafını tutmak, desteklemek, savunmak |
| stick up: | soymak, silâhlı soygun yapmak, dik durmak, dikilmek |
| stick up to: | göğüs germek, direnmek, karşı koymak, kafa tutmak |
| stick to: | ayrılmamak, bırakmamak, tutmak, yerine getirmek, bağlı kalmak, vazgeçmemek, sıkı sıkıya sarılmak |
| stick to facts: | hayale kapılmamak, gerçekleri gözardı etmemek |
| stick to it: | vazgeçmemek, ısrar etmek, diretmek |