| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| stop: | dur |
| stop: | [isim] durma, duraksama, duraklama, stop etme, durak, istasyon, mola yeri, mercek perdesi [fot.], noktalama işareti, nokta, ünsüz ses, engel |
| stop: | [fiil] durmak, son vermek, bırakmak, dindirmek, durdurmak, stop ettirmek, kesmek, alıkoymak, savmak, dolgu yapmak, kapamak, tıkamak, noktalamak, bitmek, kesilmek, kalmak, devam etmemek |
| stop a bullet: | kurşun yemek, vurulmak |
| stop a tooth: | dolgu yapmak |
| stop speaking: | susmak |
| stop over: | mola vermek, konaklamak |
| stop off: | mola vermek, konaklamak |
| stop by: | ziyaret etmek, uğramak |
| stop it: | bırak, kes şunu, yapma |
| stop that: | allahtan kork |
| stop gate: | [isim] kapama vanası |
| stop loss: | fiyatların belirli bir düzeyin altına düşmesi durumunda, kıymetli kâğıtları satması yönünde brokere verilen talimat, kararlaştırılmış bir zararın üstündeki zarar miktarını reasürans şirketinin ödeyeceği garantisi |