TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to advise: | [fiil] akıl vermek, haber vermek, danışmak, istişare etmek, akıl sormak, nasihat etmek, tavsiye etmek, tecviz etmek, bilgi vermek, nasihat vermek |
| to advise sb: | [fiil] birine öğüt vermek |
| to advise a bill: | [fiil] bir poliçenin keşidesini haber vermek |
| to advise sth: | [fiil] bir şeyi tavsiye etmek |
| to advise sb of sth: | [fiil] birini bir şey hakkında uyarmak, birine bir şey hakkında haber vermek |
| to advise and assist: | [fiil] birine akıl vermek ve yardım etmek |
| to advise and assist sb: | [fiil] birine akıl vermek ve yardım etmek |
| to advise ... on ...: | [fiil] ...'e ... hakkında tavsiyede bulunmak |
| to advise the government on monetary policy: | [fiil] hükümete para politikası hakkında akıl vermek |
| to advise a client: | [fiil] müvekkile hukuki görüşünü bildirmek |
| to advise sb against doing sth: | [fiil] birine bir şey yapmaması için tembih etmek, birini bir şeyden vazgeçirmeye çalışmak |