TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to blow: | [fiil] esmek, üflemek, çalmak, soluk soluğa kalmak, övünmek, geçmek, eğilmek, püskürtmek, vurmak |
| to blow off steam: | [fiil] öfkeyle parlamak |
| to blow on a flame in order to extinguish it: | [fiil] püflemek |
| to blow great guns: | [fiil] (fırtına) kopmak |
| to blow off: | [fiil] hiddetle parlamak, uçmak |
| to blow kisses: | [fiil] öpücük göndermek |
| to blow over: | [fiil] silinmek, unutulmak |
| to blow in: | [fiil] ansızın gelmek |
| to blow up: | [fiil] fotoğraf büyütmek, öfkeye kapılmak, şiddetle azarlamak, büyültmek, berhava etmek, atmak, kabarmak, patlamak, patlatmak, şişirmek |
| to blow the lid off: | [fiil] açığa vurmak, rezaleti göstermek |
| to blow one's top: | [fiil] tepesi atmak, çok kızmak, fitili almak |