TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to clear: | [fiil] temizlemek, kurtarmak, aydınlığa kavuşturmak, engeli aşmak, borcunu ödemek, temize çıkarmak, gümrükten çekmek, tahliye etmek, net kâr etmek, çek tahsil etmek, limana giriş veya çıkış izni almak, temizlenmek, engel kaldırmak, durulamak, durultmak, boşaltmak, aklamak, süzmek, takas etmek, temiz çıkarmak, temizlik yapmak |
| to clear the ground of bushes: | [fiil] tarla açmak |
| to clear off of mortgage: | [fiil] ipotek borcunu ödeyerek kaldırmak |
| to clear sth: | [fiil] bir şey açığa çıkarmak |
| to clear space on the platform for the speaker: | [fiil] platformda konuşmacıya yer açmak |
| to clear the courtroom: | [fiil] mahkeme salonunu boşaltmak |
| to clear a field of mines: | [fiil] yer açmak, mayın tarlasını temizlemek |
| to clear the customhouse: | [fiil] gümrüğünü ödemek, gümrük ödemek |
| to clear the coast: | [fiil] sahilden neta geçmek, alargada tutmak, yanaşmasına müsaade etmemek |
| to clear the balance: | [fiil] mizan tutturmak |
| to clear all the hurdles: | [fiil] bütün engelleri kaldırmak |