TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to find: | [fiil] keşfetmek, anlamak, sezmek, arayıp bulmak, ulaşmak, erişmek, bulmak, rast gelmek, rastlamak, rastlanmak, sağlamak |
| to find an outlet for one's emotions: | [fiil] coşkularına bir boşaltma yolu bulmak |
| to find seals on the doors: | [fiil] kapıları mühürlenmiş bulmak, kapıları mühürlenmiş bulmak |
| to find out how the ground lies: | [fiil] işlerin ne şekil alacağını görmek |
| to find sb: | [fiil] birini bulmak |
| to find a clue: | [fiil] bir iz bulmak |
| to find a job: | [fiil] bir iş bulmak |
| to find a way: | [fiil] bir çare bulmak |
| to find bail: | [fiil] kefil bulmak |
| to find fault: | [fiil] kabahat bulmak |
| to find for: | [fiil] lehinde karar vermek |