
| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to fix: | [fiil] düzeltmek, takmak, ayarlamak, tespit etmek, dikmek, düzene sokmak, bağlamak, kurmak, yerleştirmek, kararlaştırmak, (fotoğrafçılıkta) film banyosu yapmak, iğne yapma yoluyla uyuşturucu almak, tamir etmek, rüşvet vererek işi garantilemek, (spor) şike yapmak, yola getirmek, (kedi , köpek) kısırlaştırmak, geçirmek, durdurmak, dikmek, çatmak, belirlemek, bağlamak, ayar etmek, ayarlamak, oturmak, saptamak, tamir etmek, temellendirmek, temelleştirmek, tespit etmek, sabitlemek | |
| to fix sth: | [fiil] yapmak | |
| to fix rates: | [fiil] kurları tespit etmek | |
| to fix the amount of a tax: | [fiil] bir verginin miktarını tespit etmek | |
| to fix an appointment: | [fiil] randevu tespit etmek | |
| to fix sb: | [fiil] birine rüşvet vermek | |
| to fix a meeting: | [fiil] bir toplantı tespit etmek | |
| to fix on a date: | [fiil] tarih üzerinde uyuşmak | |
| to fix up somewhere: | [fiil] gece yatacak bir yer bulmak | |
| to fix a time: | [fiil] bir zaman tespit etmek, zaman tespit etmek | |
| to fix a fas: | [fiil] bir fiyat saptamak |