| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM | 
|  | to focus: | [fiil]  odaklamak, ayarlamak, ayar etmek | 
|  | to focus opera glasses to suit one's sight: | [fiil]  opera dürbününü gözüne göre ayarlamak | 
|  | to focus on reducing unemployment: | [fiil]  işsizliği azaltma üzerinde durmak | 
|  | to focus the camera: | [fiil]  fotoğraf makinesini odaklamak | 
|  | to focus a searchlight on an object: | [fiil]  projektörü bir nesne üzerine çevirmek | 
|  | to focus on the government market: | [fiil]  devlet piyasası üzerinde çalışmak | 
|  | to focus one's efforts on a problem: | [fiil]  bütün çabalarını bir soruna yöneltmek | 
|  | to focus on: | [fiil]  gözleri bir noktaya dikmek, odaklanmak | 
|  | to focus on ...: | [fiil]  ...'e ağırlık vermek | 
|  | to focus on (for) infinity (photo): | [fiil]  sonsuza ayarlamak | 
|  | to focus one's interest: | [fiil]  ilgisini bir şey üzerinde toplamak |