| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to judge: | [fiil] hükmetmek, hüküm vermek, görmek, tahmin etmek, yargılamak |
| to judge sb by his actions: | [fiil] birini hareketlerine göre yargılamak |
| to judge impartially: | [fiil] tarafsızlıkla yargılamak, tarafsız bir şekilde yargılamak |
| to judge sb from the outside: | [fiil] birini dış görünüşüyle yargılamak |
| to judge sth from the outside: | [fiil] birini dış görünüşüyle yargılamak |
| to judge by appearances: | [fiil] görünüşe göre hüküm çıkarmak |
| to judge by appearance: | [fiil] görünüşe bakarak hüküm vermek |
| to judge a distance: | [fiil] mesafeyi tahmin etmek, mesafeyi tayin etmek |
| to judge it necessary to do sth: | [fiil] bir şey yapmayı gerekli görmek |
| to judge others by oneself: | [fiil] başkalarını kendi niteliklerine göre ölçmek |
| to judge without appeal: | [fiil] temyizsiz yargılamak, temyiz siz yargılamak |