
| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to straighten: | [fiil] tesviye etmek, doğrulmak, düzelmek, düzeltmek, doğrultmak | |
| to straighten out: | [fiil] düzeltmek, doğrusunu açıklamak veya öğrenmek, cezalandırmak, ağır biçimde azarlamak, düzelmek, doğrulmak | |
| to straighten up: | [fiil] düzeltmek, dik durmak, ıslah olmak, toparlamak, toplamak | |
| to straighten accounts: | [fiil] hesapları düzene sokmak | |
| to straighten affairs: | [fiil] işleri halletmek | |
| to straighten one's face: | [fiil] ciddi bir eda takınmak |