| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to worry: | [fiil] telaşlanmak, üzülmek, merak etmek, içi içini yemek, içinıkemirmek, endişe etmek, endişelenmek, ense sine binmek, kasavet çekmek, kaygılanmak, tartaklamak, tasa çekmek, tasalanmak |
| to worry about: | [fiil] düşünmek, meraklanmak |
| to worry about trifles: | [fiil] önemsiz şeyler için kaygılanmak |
| to worry sb: | [fiil] kaygılandırmak |
| to worry along: | [fiil] engellere karşın bir yolunu bulup ilerlemek |
| to worry one: | [fiil] sataşmak |
| to worry for no good reason: | [fiil] kuruntu etmek |
| to worry oneself to death: | [fiil] çok kaygılanmak |
| to worry out a problem: | [fiil] bir problemin yakasını bırakmamak, problemin yakasını bırakmamak |
| to worry sb into a decision: | [fiil] birini bir karar almaya zorlamak |