TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to yield: | [fiil] kâr getirmek, kazanç sağlamak, teslim olmak, terk etmek, boyun eğmek, sağlamak, temin etmek, bel vermek, esnemek, (trafikte) yol vermek, getirmek, gevşemek, çözülmek, belvermek, kabul etmek, kağşamak, mahsullü vermek, pes etmek, sünmek, vermek |
| to yield results: | [fiil] sonuç vermek |
| to yield the results one desires: | [fiil] semeresini vermek |
| to yield a rich harvest of information: | [fiil] bol bilgi vermek |
| to yield precedence to sb: | [fiil] sırayı birine vermek |
| to yield to the pressure of public opinion: | [fiil] kamuoyunun baskısı karşısında yumuşamak |
| to yield to impulse: | [fiil] kendini dürtülerine kaptırmak |
| to yield interest: | [fiil] faiz getirmek, faizi işlemek |
| to yield a percentage: | [fiil] kâr getirmek |
| to yield right of way: | [fiil] öncelik hakkını başkasına vermek |
| to yield the palm to sb: | [fiil] zaferi başkasına bırakmak |