
| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| unable: | [sıfat] elinden gelmez, yapamıyacak durumda, gücü yetmez, aciz | |
| unable to work: | çalışamayacak durumda | |
| unable to do ...: | [fiil] ...'i yapamaz durumda | |
| unable to earn one's living: | geçimini sağlayamaz | |
| unable to keep secrets: | gevşek ağızlı | |
| unable to move from: | mahsur | |
| unable to pay one's debts: | borçlarını ödemekten âciz | |
| unable to realize the facts: | gerçekleri görmekten âciz | |
| unable to testify: | tanıklık yapamaz |