TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
crush: | [isim] ezme, baskı; kalabalık; meyve suyu; aşk; tutku | |
crush: | [fiil] ezmek, sıkıştırmak, sıkmak; öğütmek; kırılmak, parçalanmak; itişmek; buruşmak; kahretmek | |
crush barrier: | bariyer, barikat, kalabalığı durdurmak için kurulan barikat | |
crush room: | fuaye | |
crush syondrome: | Travma nedeniyle meydana gelen üremi. | |
crush at the gate: | kapıda tehacüm | |
Crush syndrome: | Crush sendromu |