TELAFFUZKELİMEANLAM
deep:[isim]  derinlik; koyuluk; karanlık
deep:[sıfat]  derin; koyu; dalgın; tok (ses); anlaşılmaz; şiddetli, ağır; pes; genişliğinde; keskin; aşırı; içten, yürekten; esrarlı; karışık; bilinçaltı
deep dish pie:meyveli pay
deep draw:derin çekmek
deep drawn:derin çekme
deep lying causes:[isim]  ağır basan nedenler
deep rooted dislike:derin nefret
deep in debt:borca batmış
deep lines of care:[isim]  derin kaygı çizgileri
deep lobs of care:[isim]  derin kaygı çizgileri
deep laid schemes:[isim]  enine boyuna düşünülmüş planlar, gizli planlar
deep purple:mosmor



[ son aranan 10 kelime: halı temizleme makinesi | iğne yapmak | sarısın | hizmetlerin ücretini ödemek | danabaş | annenin | upstairs deal | confectıonery | maturity | deep ]
cümle çeviri / sözlük / kullanım şartları / bize ulaşın
RoketSozluk.com 2008-2024 - Tüm Hakları saklıdır. 0.0012